30 Haziran 2019 Pazar

LAUNCH CONTROL (Kalkış Kontrolü) Nedir, Nasıl Yapılır?

by on 06:00
Kalkış Kontrolü Modu Aktif Göstergesi
 Aslında manuel arabalarda normal kalkıştan çok da bir farkı yok ama biraz daha doğru yapmak gerekiyor. Normalde kalkış yaparken birinci vitese takarız, hafif gaz verip ayağımızı debriyaj üstünde tutup ondan sonra kalkış tamamladıktan sonra yola devam ederiz ama burada istediğimiz hızlı bir kalkış olduğu için debriyajı ani bir şekilde bırakmak istiyoruz Bu yüzden de devri daha da yükseltmemiz gerekiyor. Normal standart bir arabada kalkış yaparken; Trafik ışıklarından, pistte veya trafiğe kapalı alanda kalkacağımız zaman vesaire, genellikle 1000, 1500 devir civarlarında yapılır.

 Bu sefer daha yüksek devirlerde çıkacağız. Dururken ayağımız frende, debriyaja basılı ve birinci vitese taktık. Düz bir zemindeyiz yani frenden ayağımızı çektiğimiz zaman araba öne ya da geri gitmeyecek. Gaza basıyoruz ve yaklaşık 3000 devir civarı gazı orada sabit tutuyoruz, bu zemine göre değişebilir. 3000 devir civarı sabit tutuyoruz. Sonrasında debriyajı bir anda pat diye bırakıp gaza sonuna kadar basıyoruz. İyi bir zeminse tutuşu yüksek olduğu bir zemin ise en iyi kalkışı sağlarsanız eğer zemin ve lastikleriniz çok iyi ise o zaman devri daha da fazla yükseltebilirsiniz bunu deneyerek yanılarak öğrenmemiz gerekiyor veya dediğim gibi kötü bir zemin kötü bir kötü asfalt ya da lastikleriniz kötü ise 2500 2000... deneye deneye bulmanız gerekiyor. Amacımız patinaj çekmeden lastikler boşa dönmeden direkt olarak kalkış yapabilmek.

 Kalktıktan ve devir bandını bitirdikten sonra kesiciye girip vakit kaybetmeden direkt ikinci vitese atıp tekrar gaza sonuna kadar basıyoruz. Bu şekilde istediğimiz yere hızlı bir şekilde gitmiş oluyoruz bunun arabaya herhangi bir zararı olup olmadığını merak edecek arkadaşlar olacaktır, debriyajı bir anda bıraktığımız için ve daha fazla tork üreterek bunu yaptığımız için aktarma organlarına yani şanzımana, diferansiyele ve debriyaja daha fazla yük biner  Bu yüzden aşırı derecede yapılması yani çok fazla devir kullanılarak yapılması bunlara zarar verecektir.

13 Nisan 2019 Cumartesi

Su Soğutma Sistemi Nasıl çalışır?

by on 20:00
Üzücüdür ki arabalarda 300 BG lik motorlar sadece ortalama 100 BG sini hareket enerjisine çevirebilir. Belki bilirsiniz ama fizikte asla %100 verimlilik diye bir kavram yoktur ancak %99 verimlilik vardır. Dizel motorlara baktığımızda bu verimliliğin %30 civarlarında olduğunu görüyoruz. Firmalar genellikle motor ısısını 90 derecede tutarlar. Peki motor 90 dereceye kadar ulaştığında gelen ısıyı nasıl dışarı atar. Biliyorsunuz ki alüminyum'un bile bir erime derecesi vardır. Eğer motor soğutma sistemi olmasaydı arabanızın motoru bir süre sonra kendi kendine erimeye başlardı. Peki asıl soru şurada Arabamız motor sıcaklığını nasıl düşürüyor?

Sadece arabalar için değil, her şey için soğutma sistemi ortalama aynı çalışıyor. Motorun ana hatları içinde bir tane termostat, bir tane radyatör, bir tane ise pompa bulunur. Üçü de birbirine hortumlar ile bağlıdır.

Pompanın görevi soğutma sıvısını döndürmek. Pompanın hızı ile devir-daim doğru orantılı. Mantıken pompa ne kadar hızlı dönerse, devir-daim de o kadar hızlı oluyor. Bu da motora bağlı olduğu için motor devri ile artıyor. Yani devir arttıkça soğutma sıvısının da devir-daimi sürekli artıyor. 

Yeni nesilde elektrikli pompaya geçilmeye başlandı. Bu sistem herhangi bir yerden güç çekmediği için daha kompakt, daha küçük ve istenildiği gibi kontrol edilebiliyor. Böylece debiyi o anki duruma göre ayarlayabiliyor.

İkinci parça: Radyatör. Soğutma işleminin gerçekleştiği yer burasıdır. Motordan ısınmış olarak gelen soğutma sıvısı buraya geliyor. Radyatör içerisinde küçük kanallar var. Sıvı buradan hareket ediyor. Bu
Radyatör
kanallar üzerinde de Finn denen küçük uzantılar var. Bunların amacı yüzey alanını arttırmak. Yüzey alanını arttırdığınızda ısı bütün bir alana dağılarak ısıyı hızlı şekilde gönderebilir. Soğutma sıvısı radyatörün içinden akarken, araba da hareket ettiği için önden gelen rüzgar ile radyatörü soğutuyor. Bu sayede içindeki sıvı da soğumuş oluyor. Yani sıvı aslında pompadan geçiyor, motorun içindeki su ceketlerinden geçiyor, bütün ısıyı emiyor sonrasında radyatöre gidiyor ve burada tekrar soğuyor. Bu döngü sürekli olarak devam ediyor.



Üçüncü parçamız ise termostat. Termostadın amacı zamanında ne kadar miktarda sıvının radyatöre gidip gitmeyeceğine karar vermek. Yine yeni nesillerde elektronik hale gelmiştir. Motorun sıcaklığına göre motora gidecek olan debiyi ayarlamak ile görevli. Motoru ilk çalıştırdığımız anlarda doğrudan radyatöre sıvı göndermek istemiyoruz çünkü zaten motor soğuk. İlk başlarda motor sıcaklığı termostatt borularından geçerek radyatöre uğramaz ve bu sayede motor çabuk ısınır. Ne zaman motor, programlanan sıcaklığın üstüne çıkmaya başladıysa termostat açılır ve böylece termostattan radyatöre gitmeye başlar. Eski nesillerde radyatöre açılma ve kapanma komutu verilirken yeni nesillerde %25 açılma veya %50 açılma gibi komutlar ile motorun daha kontrollü soğuması sağlanabilir.


Araştırmamda edindiğim bilgiler bu kadardı. Görüşlerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz.

6 Nisan 2019 Cumartesi

Motor Çeşitleri Nelerdir?

by on 20:00
yakıttan elde ettiği ısı enerjisini mekanik enerjiye çeviren makinelere 'motor' diyoruz. Otomobil motorları kendi içlerinde bir çok farklı sınıfa ayrılıyor. Bu durum bazen kafa karıştırıcı olabiliyor. Motor çeşitlerinin farkları neler? Hangi motoru kullanan otomobil size göre? TSI, GDI, FSI gibi kısaltmalar ne anlama geliyor bu yazıdan motor ile ilgili tüm sorularınızın cevabını bulacaksınız.Hadi başlayalım

Silindir sıralarına göre motor çeşitleri

Silindir sıralanışına göre motorları beş bakışta inceleyeceğiz.
Sıra Tipi Motorlar 
Günümüzde otomobillerde en çok kullanılan motor tiplerinden biri sıra tipi motorlardır. Silindirler aynı düzlem üzerinde yan yana sıralandığı için bu motorlar sıralı motor olarak da bilinirler silindir sayısı genellikle iki ile beş arasında değişen sıralı motorların maliyetleri düşük yakıt verimlilikleri ise yüksektir.
V Tipi Motorlar 
Otomobillerde en çok kullanılan bir diğer motor tiplerinden bir diğeri de V tipi motorlardır bu motorlar da silindirler iki sıra halinde v şeklinde dizilir. Bu yüzden silindir sayısı daima çift sıralıdır. Dört,altı,ve sekiz silindir en çok tercih edilenlerdir.

Sıra tipi motorlar la karşılaştırdığımızda ; v tipi motorların silindir sayısı artsa da boyut olarak daha avantajlı olduklarını görürüz. Daha yüksek hacimlere sahip olan bu motorların ürettikleri güç daha fazladır. Dolayısıyla performans olarak daha başarılıdırlar. 

V Tipi Motor
Boksör Tipi motorlar 
Silindirlerin karşılıklı olarak konulmadığı motorlara boksör tipi motorlar diyoruz. Boksör motorlar genellikle dört silindirli olarak üretiliyor.Bu motorları diğer motor tipleri ile karşılaştırdığımızda; daha hafif titreşimsiz ve dengeli olmaları dikkat çekiyor. Tüm avantajlarına rağmen yüksek yakıt tüketimine sebep olmalarından dolayı günümüzde pek tercih edilmiyorlar. 
Boksör Tipi Motorlar

Yıldız Tipi Motorlar
Adından da anlayacağınız gibi silindirlerin bir merkez etrafında yıldız şeklinde dizildiği motorlara yıldız tipi motorlar  deniyor. Hafif ve yüksek performanslı bu motorlar genellikle uçaklarda ve deniz taşıtlarında kullanılıyor. 
Yıldız Tipi Motorlar
W Tipi Motorlar   
iki adet v tipi motorlardan oluşan w tipi motorlar; yüksek silindir sayısına sahip güçlü motorlar üretmek amacıyla tasarlanıyor. Genellikle özel üretim araçlarda kullanılıyorlar. 
silindir sayısına göre motorları incelediğimizde dört silindirli altı silindirli ve sekiz silindirli otomobillerde sıkça karşımıza çıkıyor. 10 ve 12 silindirli motorlar ise lüks ve yüksek performanslı otomobillerde kendine yer buluyor. 
İki silindirli motorlar otomobillerde nadiren kullanılıyor. Örneğin; DAF firması Hollanda'da ürettiği otomobillerde iki silindirli motorlar kullanılmıştır. FIAT'ın mini otomobilleri 500C ve FIAT 500 de iki silindirli otomobillere örnektir. Bu motorlar genellikle hava soğutmalı ve iki zamanlıdır. 
W Tipi Motor
Üç Silindirli Motorlar 
üç silindir motor denilince akla etkileyici sesleri ve sarsıntılı çalışmaları geliyor. Siz de sürüş keyfine öncelik verenlerdenseniz üç silindirli motora sahip bir otomobil tercih edebilirsiniz. Fakat önceliginiz konfor ise daha pürüzsüz bir sürüş için daha güçlü motorları tercih etmelisiniz üç silindirli otomobillere örnek olarak Peugeot 107, Citroen C1 ve BMW 418i Gran coupe yi verebiliriz. 
Üç Silindirli Motor

Dört Silindirli Motorlar 

Dört silindirli motora sahip sözüyle çok sık karşılaşıyorsanız bir sebebi var. Dört silindirli motor otomobillerde en çok kullanılan motor çeşidi dört silindirli motorlar hem güçlü hem verimli olmalarıyla otomobil üreticilerinin de kullanıcıların da favorileri wolkswagen, Passat, Mercedes E250 ve BMW 225d dört silindirli motora sahip otomobillerden...
Dört Silindirli Motor
Beş Silindirli Motorlar 
Beş silindirli arabalar teoride dört silindirli arabalardan daha güçlü ve altı silindirli arabalardan daha tasarruflu olarak bilinse de bu durum pratikte her zaman gerçekleşmeyebiliyor. Beş silindirli arabalardan örnek olarak Fiat Bravo ve volvo s60'ı verebiliriz.
5 Silindirli Motor

Altı Silindirli Motorlar
ABD de üretilen otomobillerde çıkan altı silindirli motorlar Avrupa'da pek tercih edilmiyor Audi A8 BMW 7 ve wolkswagen Touareg altı silindirli motora sahip güçlü otomobiller
Sekiz Ssilindirli Motorlar
Genellikle v tipinde sıralanan sekiz silindirli motorlar eski amerikan arabalarında sıkça kullanılmıştır. Mercedes Maybach S500  Audi A8 ve Toyota Land Cruiser sekiz silindire sahip otomobillerden.

6 silindirli motor
On İki ve on Altı Silindirli motorlar 
İnanılmaz bir güç sunan on ve on iki silindirli otomobillere örnek vermek gerekirse Lamborghini Huracan 10 silindirli Ferrari F12 Berlinettave Aston Martin DB9 ise 12 silindirli.

12 Silindirli Motor




16 Silindirli Motor









30 Mart 2019 Cumartesi

Etanol Nedir? Arabaya etkileri nelerdir?

by on 20:00
Etanol Formülü
Yenilenebilir enerji kaynaklarının yararlarını saysan bitiremezsin. Biz de bu gün yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olan ve Biyofuel başlığı altında olan Etanol'ün yararları ve zararlarından bahsedeceğim.


ETANOL NEDİR?
Etanol şekerin fermante edilmesi ile oluşan bir kimyasal maddedir. Etil alkol veya Bitkisel alkol olarak da bilinir. Mısır, şeker kamışı, şeker pancarı, buğday gibi tarımsal ham maddelerden üretilir.

ETANOL YAKITI NEDİR?
Etanolün dengeli miktarda araç yakıtına konmasıdır. Çok eski bir gelenektir. Ford Model T de Etanol yakıtla çalışacak şekilde üretilmiştir. ABD'de yakıt kıtlığı olduğu zamanlarda krizin engellenmesi için yakıtların ortalama %10 una (veya daha yüksek) Etanol karıştırılırdı. Etanol, diğer araçlara göre %30 daha fazla enerji kullanımı sağlar. Bu da saf akaryakıt ile daha fazla yol alabileceğiniz anlamına geliyor. Örneğin E85 (%85 etanol, %15 benzin), kurşunsuz benzine göre %25.56 fazla yakıt tüketimine neden oluyor. Yakıt tüketimi için Etanol uygun değildir.

Etanolün çoğu yeni motorda düşük karışım oranlarında (E10) sorun çıkarmadığı biliniyor. Ancak yüksek oranlı karışımları (E85) kullanabilmek için aracın Flex-Fuel denilen türden (hem benzin hem biofuel ile çalışabilen araç) olması gerekiyor. Nedeni ise etanolün benzinden farklı bir yapısı olamasıdır. Aşınmaya neden olabilir.

Yüksek performans olarak etanol, düşük sıcaklıkta egzoz salınımı yapar. Turbo salınımlı araçları düşünürsek türbin sıcaklığını düşük tutar, daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Etanolün yüksek oktan değerlerine sahip olması sayesinde basıncı yüksek turbo besleme yapabilir. Bu araca performans etkisi yapar.

Etanol çevre dostu olması, petrol tasarrufu için kullanabilecek olması ile ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olması ile ve yüksek performans olarak turbo salınımlı araçlarda özellikle yararlı olması ile öne çıkarken günlük kullanımda ekonomik olmadığı için kullanmak size kalmış. Okuduğunuz için teşekkürler.

Etanol hakkında deneylerinizi/anılarınızı/görüşlerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz. Teşekkürler.

23 Mart 2019 Cumartesi

HAYAT KURTARAN İCAT Hava yasıtğı nasıl çalışır?

by on 20:00
Merhaba bu gün sizlere milyonlarca hayat kurtaran bir icattan bahsedeceğim Hava yastığı nasıl çalışır ve sizin hayatınızı kurtarmadaki o püf nokta nedir. Şimdi çok kısa bir tarih bilgisi ile başlayalım hava yastığı sırasındaki ilk patent 2.dünya savaşı sırasında alınmış ve asıl amaç savaş uçaklarında kullanılması imiş. 1980'lere kadar da bu amaç için farklı gelişmeler yapılmış hava yastıklarında ama 1980 den itibaren ilk defa yol arabalarına da hava yastığı kullanılmaya başlamış insanların hayatını kurtarmak adına ve kullanılmaya başladığından itibaren dünya çapındaki ölüm oranını araba kazalarında yaşanan %30 oranında azaltmış ve bu da demek oluyor ki gerçekten insan sağlığını etkilemek adına bulunan başarılı bir icat peki bunun arkasındaki fizik nedir bizim hayatımız hava yastığı sayesinde nasıl kurtuluyor? biraz buna bakalım kazalarda insanları öldüren şey aslında momentumdur. Momentum dediğimiz şey de (kütle x hız) (kütle çarpı hız) dır yani biz bir kütleyiz ve araba ile giderken bir hızımız var ve bir momentuma sahibiz demektir bu siz araba ile çarptığınız zaman bir yere arabanız ani bir şekilde duracaktır ama sizin momentumunuz hala var olduğu için bu momentumu bir şekilde atmanız gerekecek üzerinizden bu momentumun emilmesi gerekecektir sizin bu devam eden hareketliliğinizin bir şekil durması gerekecektir kısacası.Bunu durdurmanın da iki yolu var bir tanesi direkt kafanızı direksiyona çarpıp 0.01 sn içinde bütün  momentumunuzu kaybedebilirsiniz ve bütün hareketiniz durağın hale gelir yada ikinci ihtimal bu çarpma anını uzatarak yani etki süresini uzatarak mesela 5 saniye  ye çıkartarak aynı kuvvetinin 500 de birini hissederek durabilirsiniz bu da demek oluyor ki kafanızı siz direksiyona çarptığınız zaman 500KG'lık bir kuvvet hissedeceksiniz. Kafanızda aynısı hava yastığı sayesinde 5 saniyeye uzadığı zaman süre 1KG lik bir kuvvet hissedip duracaksınız bu da sizin doğal olarak hayatınızı kurtaracak tabi tercih burada size kaldığı zaman herkes hava yastığını tercih edecektir diye düşünüyorum Ceremi'nin söylediği bir laf vardır. Hızlı gitmek insanı öldürmez kısacası hızlı durmak insanı öldürür gerçekten de öyle bir kaza anında hızlı gittiğiniz için değil çok hızlı gittiğinizde bir an da duruşa geçtiğiniz için ölürsünüz. Olabildiğince o bir anda etkisini ortadan kaldırıp  ve yavaş yavaş duruşa geçerseniz zarar göremeyeceksinizdir yada daha az zarar göreceksinizdir diyebiliriz peki hava yastıkları nasıl çalışıyor bildiğiniz gibi kaza yaptığınızda direksiyonunuzun ortasından veya aracın farklı bölgelerinden bir an da bir yastık aniden şişer siz kafanızı vurursunuz yavaşça o iner ve bu şekilde sizin hareketinizi momentumunuzu sönümlemiş olur. Hava yastığının aslında 3 ana parçası vardır bir tanesi yastık parçası diyebilirsiniz naylon dan oluşur dış kaplamasıdır ikincisi inflator diye geçen bölümdür üçüncüsü de sensör bölümü siz bir kaza yaptınız sensöre bu data alındı sensörün inflatoru harekete geçilmesi için gerekli değer önceden tanımlanılmıştır ve bu değer yaklaşık siz saate 25 km ile gidiyorken düz bir duvara çarptığınıza eş değer bir kuvvet algılandığı zaman hava yastığınız şişecektir sensör bu değeri aldıktan sonra bir sinyal şeklinde inflatora yollar infator a sinyal geldiği zaman inflatorun içinde bulunan iki farklı bileşik vardır bu bileşikler sodyum azit NaN3 potasyum nitrat KN03 ikisi de toz halinde bulunan asılında çok az yer kaplayan malzemelerde inflator bu ikisini tepkimeye sokar yaklaşık 230 GR lık sodyum azit tepkimeye girdiği zaman potasyum nitrat ile 60LT nitrojen gazı ortaya çıkarır ve bu sizin gözünüzü kırpma sürenizin dörtte biri sırasında gerçekleşir siz gözünüzü kapayıp açamadan bir anda 60LT nitrojen gazı ortaya çıkarak bu bahsettiğim yastık bölümünü şişirir ve siz kafanızı vurduğunuz zaman bu tekrar yavaş yavaş inerek sizin hareketinizi sönümler. İşte hava yastığının çalışma prensibi bu kadar basit.Ama bu kadar basit bir icat ne kadar hayat kurtarıyor günümüzde.
HAVA YASTIGI

Sizin de hava yastıgı sayesinde hayatınız kurtuldu mu? yorumlarda belirtin.

16 Mart 2019 Cumartesi

Şerit Takip Sistemi Nedir?

by on 20:00
Aracınızın şeridinizden çıktığınız anda direksiyona titreşim vermesi, sesli olarak uyarı vermesi veya aracı otomatik olarak şeridi ortalamasını sağlayan sistemdir. İstanbul başta olmak üzere Türkiye'de önerilmez çünkü İstanbul gibi bir yerde şeridinizi çok değiştirmeniz gerekir ve malum trafik sorunsalı gibi veya şeritlerin bir anda kaybolması ve daha da kötüsü gişelerden geçerken şeritlerin bölünmesi ile beraber arabanın beyninin karışması gibi sorunlardan dolayı önerilmez.


Şerit Takip Sitemi Görseli
Şerit Takip Sistemi çoğunlukla sürücülerin yorgunluğu ve dikkatsizliği sonucu şeridinden kuralsız bir şekilde ayrıldıklarında devreye girer. Ani şerit değiştirme kazalarını önlediği söylenmektedir. Yeni nesil araçlarımızda çok sık görebileceğimiz bir özelliktir. Genellikle emniyet pakedinin bir parçası olarak gelir. Araba fiyatını etkiler.



Şerit Takip Sitemi GörseliŞerit Takip Sitemi Görseli


9 Mart 2019 Cumartesi

TSI Motor Nedir? Nasıl çalışır?

by on 20:00

TSI Motor

Bildiğiniz gibi TSI motorlar Wolksvagen in günümüzde ürettiği benzinli motorların ismi aslında ve artık günümüzde standart bir motor olarak düşünüyoruz. Biz bunların çoğunu aslında ilk çıktıkları zaman otomobil dünyasında devri değiştirdiler diyebiliriz. TSI açılım olarak TURBO STRATIFIED INJECTION  Türkçeleştirmeye çalışırsak Turbo Kademeli Enjeksiyon diyebiliriz. Yani kısacası bu motorun en temel özelliği turbolu olması ve direkt enjeksiyona sahip olması. Wolksvagen ilk önce bu motorun fikri ile ortaya çıktığı zaman şöyle bir açıklama yaptı formüllerin çok basit olduğunu herkese söyledi yani daha küçük motorlar daha az sürtünme daha az güç kaybı ve daha yüksek verimlilik için bunu yaptıklarını söylediler. Bu da aslında oldukça mantıklı çünkü motorlar büyüdükçe parçalar büyüdükçe parça sayısı arttıkça motorun verimliliği de bir o kadar düşüyordu zamanında ama gelişen malzeme birimi ile birlikte artık kullanılan malzeme daha ucuza geldi. Daha yeni alaşımlar kullanılmaya başladı ve bunla birlikte artık Wolksvagen mühendisleri bir şey fark ettiler fark ettikleri şey de daha yüksek basınçta motorların çalıştırabilecekleri ve malzemeler artık buna dayanıklı olduğuydu. Bunun bilinci ile de yeni bir motor ortaya çıkarıp daha küçük hacimlerden daha yüksek verimlilik daha az tüketim ve daha yüksek güç elde etmeye başladılar ve bununla birlikte dediğimiz gibi yeni bir çağ başladı ve şu an yaşlı insanların 1.4 motordan bu kadar güç mü alınır 1.2 motorlu araba mı aldın gibi yorumlarını başlatan çağ idi çünkü bildiğiniz gibi eskiden 2.0 gibi bir arabadan alınan 90 beygir belki 110 beygir civarıydı ve Wolksvagen bu  fikri tanıtmasıyla beraber Wolksvagen bildiğiniz gibi 1.4 motordan 160 beygir aldığı dönemlere kadar geldi bunu nasıl başardığını da aslında çok basit bir şekilde anlayabiliriz. bu gücü elde etmelerindeki i en önemli etken olan direkt injection dan bahsedelim.

Direkt injection yakıt pistonun içine doğrudan aktarılır doğrudan püskürtülür ve bu şekilde motor çok daha yüksek basınç değerlerinde çalışır yüksek basınç değerleri ile birlikte de daha yüksek verimlilik ve daha yüksek güç değerleri ortaya çıkar direkt injectionun yanına bir de turbo koyarak içeriye daha fazla hava yollanır motora ve daha fazla yollanan havayla yine artan basınç ile birlikte verimlilik artmış olur. Bunu  sağlamak için aslında Wolksvagen bir çok sistemini değiştirdi. Eski motorlarına göre örnek olarak çok daha hafif ve yeniden tasarlanmış pistonlar kullanıldı. Motor kapağı çok daha hafif hale getirildi. aynı zamanda kan milinin tamamen hafif olması için ve yeni pistonlara uyumlu olacak şekilde değiştirildi ve tahmin edebileceğiniz gibi yeni injectionlar tasarlandı bu motorda kullanıldı ve son olarak da motora daha fazla miktarda hava yollayabilir ve böylece daha yüksek verimliliğe çıkabilmek için yeni bir intercoler tasarımı yapıldı. bu motorlar için ve yeni intercoler kullanıldı. Dediğim gibi bu yeni bir teknoloji değil, şu an günümüzde baktığımızda çok standart geliyor bize ama zamanında Wolksvagen bunu bize ilk tanıttığı zaman ve ilk başta 1.2 motoru 1.4 motoru "ben bütün arabalarımda kullanacağım" dediği zaman bir nevi şok etkisi yaratmıştı. Bu ele ettiği tork ve beygir değerleri bu kadar küçük hacimler için o dönemlerde emisyon değerini bir anda düşürdü çünkü bildiğiniz gibi turbo tamamen atık gazlardan beslenir ve motorun verimliliğini oldukça arttır. Bu sebepten dolayı ve bütün bunları yapması ile Wolksvagen tam olarak istediği motoru elde etti diyelim, düşük devirlerde az yakıt tüketen yüksek devirlerde performans istediğiniz zaman yüksek tork ve yüksek beygir değerlerine dayanan bir motor üretmiş oldu böylece. peki her şeyin bir dez avantajı olduğunun farkındayız. Bu motorun dez avantajı ne diye baktığımızda ise tahmin edebileceğiniz gibi düşük devirlerde düşük kalan motor gücü diyebiliriz. bununda sebebi çok bariz küçük hacimli bir motor var elimizde ve düşük devirlerde turbonun çalışma prensibini biliyorsanız, turbo daha az basınç üretip içeri yollayabilecektir bu sebepten dolayı da elde edilen güç daha az olacaktır. Yüksek devirlere çıkıldığında ise yakıt tüketimi oldukça artmaktaydı zaten Atmosferik ve turbolu bir aracı karşılaştırırsak yüksek devir bandında turbolu bir aracın tüketiminin daha fazla olduğunu görebilirsiniz ama ortalama tüketime baktığımız zaman turbolu bir aracın tüketimi daha az olacaktır. çünkü verimlilik daha yüksektir ve bütün bunları yaparak Wolksvagen daha hafif daha küçük daha kompakt motorlar üretmeye başladı ve bu şekilde bütün firmalara bir nevi öncü oldu diyebiliriz daha sonra firmalar küçük hacimde yüksek güç elde eden motorlar ortaya çıkarmaya başladılar. Şu an bulunduğumuz konuma da bu şekilde gelmiş olduk Ford'un 1.0 eco bust 140 beygir veren motorundan tutun da dediğim gibi Wolksvagen'in ürettiği twincharger yani bir supercharger yani bir turbolu 1.4 litre 160 beygirlik arabasına kadar oldukça geniş bir yelpazede küçük motorlu güçlü arabalar üretildi ve bu TSI motoru sadece Wolksvagen için düşünmeyin Wolksvagen grup için konuşuyoruz yani bu motor Seat, Skoda, Wolksvagen, Audi. Hepsinde kullanıldı ve hepsinde ufak tefek değişimlerle bütün araçlarına neredeyse konuldu ve dünya çapında da çok büyük bir başarı elde etti. Bu şekilde de Wolksvagen bu yeni motor tasarımı ile yeni bir çağa adım attı.